Sizin şimdiye kadar yaşadıklarınızdan öğrendikleriniz….. Üç anahtar kavram ve nedeni…"Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyiSevgilin bitkin kalmalı öpülmektenSen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği" (Ataol Behramoğlu)
Düşünmek, inanmak ve yabancılık. Belki bu üç sözcük hayattan öğrendiğim en önemli şeyleri temsil etmiyordur. Yine de benim için önemliler.
Yabancılıktan başlayayım. Nedense insanları tanımak, bana her zaman korkutucu gelmiştir. Çünkü insanları tanımak, onların aslında görmek istemediğiniz kişiler olduklarını gösterebilecektir size. Tabii bu yabancılık sadece size yabancı olanları değil, sizin yabancılığınızı da kapsıyor. Hiç fark ettiniz mi bilmiyorum; ama hislerinizi hiç tanımadığınız birine anlatmak daha kolaydır her zaman. Belki de psikologlar bu yüzden vardır. Belki de tanıdığım insanların bu yazıyı okumamasını isteyişim de bu yüzdendir.
İnanmak. İnanmak gerçekten önemli. Her ne kadar insanlar size ‘İnanmak önemli’ dese de, anlayamayabileceğiniz kadar önemli. Yapabileceğinize veya yapamayacağınıza inanmak. İnanmak insana çok şey kazandıracağı gibi aynı zamanda çok şey kaybettirir de. Çünkü yanlış şeye inanırsak… Tabii doğru ve yanlışa kimin karar verdiği sorusu karşımıza çıkıyor bu noktada. Neye inanacağımızı da bilmeliyiz. ‘İnanırsan yaparsın.’ Ama neye inanmalıyım. Bu soruların cevaplarını bilmiyorum. O zaman ne mi öğrendim? Soruları.
Son olarak düşünmek. Benim için en önemlisi. Özellikle son bir iki yıldır şunu öğrendim ki, düşünmek insanı delirtebilir. Gerçekten. Düşünceler düşünceleri doğurur. Sen ne yapacağını bilemeden üzülmeye başlarsın. Hatta kendi kendine konuşmaya. Fakat düşünmek iyidir. İnsanlar bana ‘Nasıl yapıyorsun?’ dediklerinde içimden veya dışımdan ‘Düşünüyorum.’ demiyorum. Fakat hayatımda asla karşıma çıkmayacak şeyleri düşünüyorum. Bu da ‘ben’i canlı tutuyor.(Sedef)