Türkçeyi Hissediyorum, ODTÜ Geliştirme Vakfı Özel Lisesi’nin “Türkçeyi Hissediyorum.” projesine ait bir web günlüğüdür. Proje, yurt dışında doğan, yaşam, bilgi ve deneyimleri yaşadıkları ülkenin diliyle biçimlenen “üçüncü kuşak”tan bir grup gence, dil aracılığıyla ulaşmayı; onlara, Türkçenin söz varlığını ve anlatım zenginliğini hissettirmeyi hedeflemektedir.

05 Nisan 2010

kitap önerileri-1


Yabancı bir ülkenin kütüphanesinde Türk Edebiyatı rafında yalnızca Ömer Seyfettin’in kitabı var. Bu yazarla ilgili olarak oradaki insanlara ne anlatırsınız? O rafı zenginleştirmek için kimleri önerirsiniz?

Ömer Seyfettin... Edebiyatımızın en büyük, en unutulmaz öykü yazarlarından... Diyet öyküsüyle bize kimseye borçlu kalmamanın önemini gösteren, Kaşağı'yla dürüstlügü tanıtan, Yüksek Ökçeler ile hayatın, perde arkasına saklandığını bir kez daha kanıtlayan bu değerli yazar daha onlarca öyküsüyle bizlere hayatın hiç keşfedilmemis yönlerini göstermeyi başarmıştır. Bir yabancının kütüphanesinde Ömer Seyfettin'in varlığı bir Türk için büyük onur kaynağı.
Peki, bu kıymetli öykü yazarı dışınnda kimler süslemeli o kütüphaneyi? Yaşar Kemal, Yunus Emre, Orhan Veli ve daha niceleri o kütüphanede bulunmalı... Türk Edebiyatı'na yön veren bu değerli yazarları okuyan yabancılar Türk dilinin ne derin bir deniz olduğunu görme şansını da elde eder. (Neslihan)

‘Ömer Seyfettin, 11 Mart 1884 yılında Balıkesir’de doğmuştur. O da birçok ünlü edebiyatçımız gibi ilkokulu mahalle mektebimde bitirmiştir. Edebiyatçımız YANYA savunmasında hikaye yazmaya başlamıştır. Türk hikayeciliğinin büyük ustası Seyfettin, sade dilciliğin öncüsüdür. Fakat ne yazık ki yazar edebiyatımıza en faydalı olacağı zamanda şeker hastalığına yenik düşmüş ve 5 Mart 1920 yılında birçok ünlü Türk Edebiyatçısı gibi İstanbul’da hayata gözlerini yummuştur.’ sanırım onlara Ömer Seyfettin ile anlatacaklarım bunlar olurdu.

Ben onlara bu rafı zenginleştirmeleri için öncelikle edebiyatımızda çok değerli bir isim olan Sait Faik’in eserlerini koymalarını, daha sonra Yakup Kadri’nin ‘Yaban’ adlı eserini, Halide Edip’in o zorlu Kurtuluş Savaşı günlerini ve yapılan mücadeleyi çok güzel bir dille anlattığı ‘ Türkün Ateşle İmtihanı’ adlı eserini, Halk ve Divan Edebiyatı eserlerimizin yer aldığı bir tane kitabın, Garip Akımı’nın kurucularından olan Orhan Veli’nin en az bir şiir kitabının, Türk halkı için çok önemli bir kalem olan Nazım Hikmet’in yine aynı şekilde en az bir şiir kitabının, Karacaoğlan, Yahya Kemal gibi edebiyatçılarımızın en az bir eserlerinin, İstiklal Marşı’mızın şairi olan Mehmet Akif Ersoy’un bir eserinin ve Türk milletini için çok önemli olan Kurtuluş Savaşı’nın, Çanakkale Savaşı ve Cumhuriyet’in ilanının anlatıldığı Turgut Özakman’ın ‘Şu Çılgın Türkler, Diriliş ve Cumhuriyet’ adlı kitapları ve son olarak da Türkiye Cumhuriyeti’nin unutulmaz lideri olan M. Kemal’in ‘Nutuk’ adlı eserinin yer alması gerektiğini önerirdim.(Ezgi)

Ömer Seyfettin, anlatımlarında her zaman Türkçülüğü ve milliyetçiliği ortaya koymuştur. Bununla ilgili nükteli yazılarda yazsa da asla başı eğilmeyen, sonuna kadar ülkesine yardımda bulunmaya çabalayan bir yazardır…Bunu vurgulardım.

Açıkcası beni çok derinden etkileyebilecek iki yazar vardı; biri Reşat Nuri Güntekin, bir diğeri ise Muzaffer İzgü’dür. Muzaffer İzgü’nün ‘Anneannem..’ serisi, benim çocukluğumla çok bağdaştırdığım kitaplardır; çünkü Türk toplumunda  anneanne ve babaanneler, çocuklara manevi anne ve baba görevini üstlenmişlerdir. İzgü’nün yazdıkları kendi anneannem ve benimle de birleşince elimden düşmeyen ilk serime başlatmıştır. Bu yazarı önermemin bir sebebi de Türk toplumunun öfr ve adetlerini çok güzel bir dille açıklamasıdır. Bu açıdan Muzaffer İzgü benim için dünya kütüphanelerinde raflara konulmaya değer bir yazar olmuştur.(Fem)