Türkçeyi Hissediyorum, ODTÜ Geliştirme Vakfı Özel Lisesi’nin “Türkçeyi Hissediyorum.” projesine ait bir web günlüğüdür. Proje, yurt dışında doğan, yaşam, bilgi ve deneyimleri yaşadıkları ülkenin diliyle biçimlenen “üçüncü kuşak”tan bir grup gence, dil aracılığıyla ulaşmayı; onlara, Türkçenin söz varlığını ve anlatım zenginliğini hissettirmeyi hedeflemektedir.

12 Mart 2010

ziya ile kemal


Namık Kemal ve Ziya Paşa... Onlar...
Onların dostluğunu en güzel, yine onlardan biri, Namık Kemal anlatmış... Ölen dostunun ardından duygusunu ve siyasî duruşunu harmanlayarak hem de...

Hem muârız, hem muvâfıktı Ziyâ ile Kemâl
Şule-i berkiyyede mevcûd iki kuvvet gibi

İttihâd olmazsa hâsıl nokta-yı maksûdda
Çehreler ma’kûs idi şu gördüğüm sûret gibi

İttihâd ettikçe ammâ bâşına zâlimlerin
Yıldırımlar yağdırırdık berk-i hürriyet gibi

Bir ziyâdır hâke düştü arşa etti in’itâf
Mazharı bu hâk olan bin nûr-ı ulviyyet gibi

Nûr-ı Hakk’a iltihak etti Kemal-i zârını
Tek bıraktı bu cihanda sevdiği millet gibi

Bir vatan şairi, çok değerli bir arkadaşının ölümü üzerine nasıl bir eser yazardı? Şüphesiz, duyduğu acıya vatanını da katarak.

Çok yakın bir arkadaşınıza veya bir dostunuza soyadıyla mı ya da varsa tüm adlarıyla mı hitap edersiniz? Elbette hayır. Namık Kemal ve Ziya Paşa'nın da birbirlerine duydukları samimiyeti, şairin arkadaşına ilk adıyla seslenişinde hissediyoruz: Ziya ile Kemal...

Onların arasındaki dostluğun niteliğini en iyi verecek iki sözcük de yan yana kullanılmış: "Hem muarız hem muvafık"... Namık Kemal, Ziya Paşa ile dostluğunu tanımlarken, berk, yani şimşek gibi insanda güçlü duygular yaratan bir sözcüğü seçiyor; onlar şimşeğin yayılan ışıklarıdır. Birbirlerine bir şekilde kırıldıklarında yüzleri asılsa da, onlar, asıl, dostluklarıyla güçlüdür. Aynı hedefte buluştuklarında "berk-i hürriyet" kadar etkili olmayı başarmışlardır. Namık Kemal'in düşüncesini, burada da "berk" sözcüğü karşılar.  

Bu noktada insan, ikisinin dost olmaktan öte, millet yolunda ittifak olduklarını düşünüyor. Sevilen kişinin kaybından doğan boşluk ancak, değer verilen şeylerle ifade edilebilir. Namık Kemal'in bu boşluk için seçtiği kavram önemlidir. Ziya Paşa, yalnız Namık Kemal'i değil, "sevdiği millet"i de yalnız bırakmıştır.(Cansu)