Türkçeyi Hissediyorum, ODTÜ Geliştirme Vakfı Özel Lisesi’nin “Türkçeyi Hissediyorum.” projesine ait bir web günlüğüdür. Proje, yurt dışında doğan, yaşam, bilgi ve deneyimleri yaşadıkları ülkenin diliyle biçimlenen “üçüncü kuşak”tan bir grup gence, dil aracılığıyla ulaşmayı; onlara, Türkçenin söz varlığını ve anlatım zenginliğini hissettirmeyi hedeflemektedir.

12 Mart 2010

"tıfl-ı nâzenîn" için...


Bir dede, torunu öldüğünde ne hisseder? Dede bir şairse, şiirin hangi inceliklerine kadar iner ya da kalbinin içtenliğini dile dökerken, o incelikleri ne kadar umursar? Akif Paşa, bir dede... Ne paşa, ne şair, torun ölümünün karşısında... Sadece bir dede...

Tıfl-ı nâzenînim unutmam seni,
Günler aylar değil geçse de yıllar.
Telhkam eyledi fırakın beni,
Çıkar mı hatırdan o tatlı diller.

Kıyılamaz iken öpmeye tenin,
Şimdi ne haldedir nazik bedenin.
Andıkça gülşende gonca dehenin,
Yarısın ahım ile kül olsun güller.

Tegayyürler gelüp cism-i semine,
Döküldü mü siyah ebrucebine,
Yayıldı mı sırma saçlar zemine,
Dağıldı mı kokladığım sümbüller.

Feleğin kinesi yerin buldu mu?
Gül yanağın rengi ruyin soldu mu?
Acaba çürüdü toprak oldu mu?
Öpüp okşadığım o pamuk eller.

Akif Paşa, büyük bir acıyı dile getiriyor şiirinde. Hece ölçüsüyle yazılmış şiirde, doğrudan ölen torununa sesleniyor, “tıfl-ı nazeninim”, yani “nazlı küçüğüm” diyerek.. Torununun onun için ne kadar narin, ne kadar sevimli ve değerli olduğunu, ‘tatlı diller’, ‘öpülmeye kıyılamaz ten’, ‘pamuk eller’ gibi kavramlarla anlatıyor. Ölümü öylesine yakıştıramamış ki onun o nazik bedenine, hâlâ durumu kabullenmekte güçlük çekiyor ve birbiri ardına sorular soruyor, şaşkınlığı ve derin acısıyla.. “Gül bahçesinde gonca ağız, siyah ebruceb, sırma saçlar, kokladığım sümbüller” gibi divan şiiri çizgisinde rastlanılacak betimlemelerle anıyor torununa olan sevgisini, şefkatini. Aynı zamanda “Feleğin kinesi yerin buldu mu?” sorusunda son derece içten bir isyan gizli, torununu bu gencecik yaşında ondan ayıran kadere… (Gizem)