Türkçeyi Hissediyorum, ODTÜ Geliştirme Vakfı Özel Lisesi’nin “Türkçeyi Hissediyorum.” projesine ait bir web günlüğüdür. Proje, yurt dışında doğan, yaşam, bilgi ve deneyimleri yaşadıkları ülkenin diliyle biçimlenen “üçüncü kuşak”tan bir grup gence, dil aracılığıyla ulaşmayı; onlara, Türkçenin söz varlığını ve anlatım zenginliğini hissettirmeyi hedeflemektedir.

15 Mart 2010

"Çocuksun sen alnına kırlangıçlar konan"(ahmet telli)


Yaşanacak başka korku kalmayınca mı, yaşanacak en güzel anı yaşadığını düşündüğünde mi, ihanete uğradığında mı, yoksa artık yaşamın hızla akıp gittiğini fark ettiğinde mi büyür insan? Bir an önce gelmesini istediğimiz mevsimler yaklaşınca korkarız büyümekten eski günlere sıcacık bir dost gibi sarılmak isteriz.

Umuttur çocukluk; beklemek, hem de hiç usanmadan beklemek, bir gün mutlaka alınacak karne hediyesi kırmızı bisikleti…Karşılaşmaların mevsimidir çocukluk, buluşmaların değil; elinde dirseklerine doğru akan kocaman bir külah dondurmayla pamuk şekercinin önünde, aşağı mahalledeki arkadaşını görmektir.

“Cıvıl cıvıl çocukluk günlerimin taçsız kralı (ya da henüz kral olmamış bir prens mi? demeliyim.) İki küçük kalbin el ele tutuşup da nasıl devlere yaraşır büyüklükte sevgiler yaratabileceğini senden öğrendim. Saklambaç oynarken elimle koymuş gibi biricik aşkımın yüreğini bulup sobelemeyi, körebelerde sevgimizin yol göstereceğinden emin olarak körebe olmayı senden öğrendim. Seksek oynarken çizgilere basmak pahasına senin gözlerine baktığım anlar. Kardan adam yaparken erittiğimiz buzlar…Kovalamacılık oynarken peşinden koşmaktan usanmadığımız, yakalayıp da bırakmadığımız masum sevdalar…”

Tüm bunları söyleyen biri olabilmek ya da bunlardan etkilenebilmek için, 1970’lerde çocuk olmak gerekirdi. Şimdilerde çocukluk ve gençlik bambaşka bir dünyada yaşanıyor.  Fark ne peki? Strasbourg'daki öğrencilere kendi çocukluklarını sormuştuk.

ben cocuklugumu koyde gecirdim; eve hic girmezdim arkadaslarla cikardik birisin bisikleti vardi aksama kadar onu arkadan iterdim bi tur da ben sureyim diye cumartesi pazarlari koyun girisinde beklemek dedesinin aldigi halleyleri beklemektir .sonra 9 sene koyde kaldiktan sonra ucagi tanimadigi kisiyle avrupaya yerlesmek tanimadigi kisiler arasinda bulmak kendini sonra okula yazilmak sadece turklerle arkadas olmak dili ogrenene kadar .her iki senede bir turkiyeye gitmektir (simdi oyle degil her sene hani buyudukye ) buyuklerimizi sonra arkadaslariyla gezmektir sonra sinda gurbete geri donmektir hayatinizda en cok sevdiklerinizi birakip sonra burda yasam surmektir hic alisamadigim bu ulkede.(Bilal)

Benim cocuklugum okula gidip gelmekle, tenefuste sek sek oynayarak ve erkeklerin arkamizdan kovalamasi sonunda herdefasinda dusup ve elimin kanadigi halde kendimi guclu gosterebilmek icin o tatli aciyi icime cekmekle gecti...Her 2 ayda bir 15 tatilin gelmesini bekleyerek gidiyorduk okula, tatiller bitincede geri istiyorduk arkadaslarimiza kavusmayi.. Helede yaz tatili gelince, bir baska mutluluk sariyordu kalbimi, yolculuk gorunuyordu herdefasinda, uzun bir yolculuk, ozlemin sona erecegi tek yere : Turkiyeye...(Kübra)

Olmekten baska korkumuz Kalmayinca mi ? Yoksa yasayabilecegimiz en son guzel ani dusundugumuzde mi ? Ya da cok guvendigimiz insanlardan ihanete ugradigimiz dami ? artik zamanin hizla akip gittiginin farkinda olarak yasamdan bi beklentimiz kalmadigindami olgunlastigimizi anlariz ? Belkide gercekten umuttur cocukluk ,bi seyleri bikmadan beklemek..belki de hemen buyuk isteriz cunki ne bi karne hediyesine istegimiz kalmistir ne de pamuk sekerine..neden cocukluk denince mutlu olmak gelir aklimiza cunku insan ancak cocukken mutlu olabilir.. dusler,olmasi imkansiz hayaller ancak o zaman kurulur cunku..(Mustafa)

Avrupada çocukluk diye bisey kalmadi, artik çocuklar parklara gidip oynamiyor eskisi gibi ya internet basinda yada television.karenelerimizi beklemiyoruz nasil olcak ailem kizacak diye kaygilanmiyoruz artik herseyi bosveriyoruz kotu gelirse napalim diyoruz ve geçiyoruz, derslerimizi çalismiyoruz bi okuyup çalistik diyip gidiyoruz,okuldan kaçiyoruz çarsiya gidip geziyoruz.artik bizim gençligimizin aileleri ile pek baglari yok, yemekte goruruz aileyi sonra herkez odasina çekilir anne baba television basinda cocuklar bilgisayar basinda. Kitpa okumak kalmadi.Hersey interneten ve telefondan geçiyor. (Rabia)

Calinan sekerler, edilen kavgalar, toplanan çiçekleri hatirladiginda farkeder insan büyüdügünü ve anlar ne çabuk geçtigini yillarin, ne tez yaralandigini. Kirilmadan eksilmeden olgunlasilmadigini. Ilk gözyaslarini döktügünde özlüyor en çok çocuklugunu, masumlugunu.Gizlice yaptigimiz makyajlar, bogazimizi yakan o ilk sigara, çiktigimiz ilk erkek arkadas unutulmaz o günler, her aklina geldiginde gülüyor insan. Güzel havalarda okulu kirmakti en güzeli, bulusmaktati manitayla en kuytu yerlerde, sevgililer gününde hediye edilen gülü saklamakti biryerine mahalleye yaklastiginda.
Birde söylenen o yalanlar, kizaran o yüzler vardi...(Sümeyya)

[Metinlerde düzeltme yapılmadı]