Türkçeyi Hissediyorum, ODTÜ Geliştirme Vakfı Özel Lisesi’nin “Türkçeyi Hissediyorum.” projesine ait bir web günlüğüdür. Proje, yurt dışında doğan, yaşam, bilgi ve deneyimleri yaşadıkları ülkenin diliyle biçimlenen “üçüncü kuşak”tan bir grup gence, dil aracılığıyla ulaşmayı; onlara, Türkçenin söz varlığını ve anlatım zenginliğini hissettirmeyi hedeflemektedir.

02 Mayıs 2012


4- Öyküde adı geçen Baudelaire’in Albatros şiirinde ne anlatmaktadır ve bu şiirle İznikli Leylek arasında nasıl bir bağlantı kurulabilir? Yazınız.

Yukarıdaki şiirde bir kitlenin sadece eğlenmek adına Albatros kuşlarına yapılanlardan bahsedilmektedir. Acımasız birtakım insanların Albatros kuşlarının kanatlarından tutarak onları avladığından , hayvanlara nasıl zulüm ettiklerinden ve onunla dalga geçerek gülmeye, kendilerini eğlendirmeye çalıştıklarından yakınılmaktadır. Bu şiir ile İznikli Leylek arasında anlatılmak istenen ve verilmek istenen mesaj açısından bir bağlantı kurulabilir. İznikli Leylek metninde de kanadı kırık bir kuşun uçma çabalarıyla dalga geçen bir topluluk söz konusudur. İnsanlar bu kuşun davranışlarını halkı eğlendirmek ve sonucunda yem kazanabilmek adına olduğunu düşünmektedirler. İki metin de bu tarz insanların acımasız yorumları eleştirilmektedir.


    5-Uçabilse öbürlerinden başka bir leylek olmayacak, üzerinde fikir yürütüp, hakkında hikâye
      yazılmayacaktı. Kaldı ki, o takdirde daha mesut olacağı da söylenemez. Çünkü, öyle değil mi,
        yeryüzünde hiçbir şey, istediğini ele geçirmek kadar hayal kırıcı değildir.”


    a)Öyküden alınmış yukarıdaki parçadan hareketle, edebiyat metinlerine konu olan kişilerin
     özellikleri hakkında neler söylenebilir? Açıklayınız.

Yazar, -Uçabilse öbürlerinden başka bir leylek olmayacak, üzerinde fikir yürütüp, hakkında hikâye

yazılmayacaktı. Kaldı ki, o takdirde daha mesut olacağı da söylenemez.” İfadesiyle bir leyleğin

kanadının kırık olması ona, diğerlerinden ayırt edilebilir bir özellik kattığını düşünmüştür ve eğer

uçabilseydi, üzerinde düşünülüp, adına şiirler ve hikayeler yazılmayacağından bahsetmiştir. Bu

düşüncesi de edebiyat metinlerine konu olan kişilerin sıradan olmadığını, diğerlerinin arasından

sıyrılabilecek bir özelliğe sahip olması gerektiğini ve üzerinde düşünülebilecek bir farklılık taşıması

gerektiğini savunmuştur; çünkü hep edebiyat, klişe olanlarla değil, özgün olanlarla ilgilenmiştir.