Türkçeyi Hissediyorum, ODTÜ Geliştirme Vakfı Özel Lisesi’nin “Türkçeyi Hissediyorum.” projesine ait bir web günlüğüdür. Proje, yurt dışında doğan, yaşam, bilgi ve deneyimleri yaşadıkları ülkenin diliyle biçimlenen “üçüncü kuşak”tan bir grup gence, dil aracılığıyla ulaşmayı; onlara, Türkçenin söz varlığını ve anlatım zenginliğini hissettirmeyi hedeflemektedir.

10 Nisan 2012


5-“Uçabilse öbürlerinden başka bir leylek olmayacak, üzerinde fikir yürütüp, hakkında hikâye yazılmayacaktı. Kaldı ki, o takdirde daha mesut olacağı da söylenemez. Çünkü, öyle değil mi, yeryüzünde hiçbir şey, istediğini ele geçirmek kadar hayal kırıcı değildir.”



a)Öyküden alınmış yukarıdaki parçadan hareketle, edebiyat metinlerine konu olan kişilerin özellikleri hakkında neler söylenebilir? Açıklayınız.


Edebiyat metinlerine konu olan kişiler sıradan kişiler değildir; çünkü sıradan olanın anlatılmasına gerek yoktur. Kişiyi anlatmaya değer kılan bir sıkıntısının olması, toplumla ve değerleriyle çatışmasıdır. Aslında bu anlamda yazar ve şairlerle edebi metinlerin kişileri ortak niteliktedir. Bakıldığında yazarların ve şairlerin de genelde sıkıntılı, kitlenin parçası olmayan kişiler olduğu görülür.


 b) Yukarıdaki parçanın son cümlesinde (“Yeryüzünde hiçbir şey, istediğini ele geçirmek kadar hayal kırıcı değildir.”) yazarın ne ifade etmek istediğini açıklayıp bu düşünceyi işleyen bir metin oluşturunuz.


İstediklerimizi ele geçirme çabası içinde geçirdiğimiz her dakika onların biraz daha büyümesine yol açar. Büyüyen istekler, büyüyen beklentiler demektir. Öyle ki çoğu zaman isteklerimize kavuşma aşamasına geldiğimizde beklentilerimiz, gerçekte elde edilecek olanlardan kat kat büyük hale gelmiş olur. Bu durumda sonucun hayal kırıklığı olması kaçınılmazdır. Ayrıca, ulaşılan her istek, ona ulaşmak için harcanegelen mesaiye artık gereksinim duyulmayacağı anlamına gelir ki bu durum kişinin hayatında bir boşluk da doğurur. Bilimsel araştırmalara göre aşkta isteklerine kavuşan, piyango talihlisi olarak yüklü miktarda paraya bir anda sahip olan, kariyerinde belli bir başarıyı elde eden insanların mutluluk düzeyleri yalnızca kısa bir süreliğine zirve yapmaktadır. Belli bir müddet sonra yeni durumlarına uyum sağlamalarıyla bu insanların mutluluk seviyelerinin eski haline döndüğü gözlenmiştir. Halbuki belli bir hedefe ulaşmak için mücadele eden insanların mutluluk seviyeleri, kendilerini hedefe yaklaştıran her adımla artma eğilimi göstermektedir. Yazar, istediğini ele geçirmenin kısa vadede memnuniyet verici olsa da uzun vadede bir etkisi olmaması itibariyle deyim yerindeyse hayal kırıcı olduğunu ve istekleri değerli kılanın belli ölçüde ulaşılmaz görünmeleri olduğunu ifade etmek istiyor olabilir.