4- Öyküde adı geçen
Baudelaire’in Albatros şiirinde ne anlatmaktadır ve bu şiirle İznikli Leylek
arasında nasıl bir bağlantı kurulabilir? Yazınız.
Şiirde açık
denizdeki bir geminin tayfaları tarafından yakalanıp madara edilen bir
albatrosun hikâyesi anlatılmaktadır.
Hem İznikli
Leylek’te hem de Albatros’ta edebiyatçının –yazarın ya da şairin- niteliği,
edebi yapıtların niteliği hakkında bilgi verilmesi bu iki metnin ortak yönü
olabilir. Yazar, “Uçabilse öbürlerinden
başka bir leylek olamayacak, üzerinde fikir yürütüp, hakkında hikâye
yazılamayacaktı. Kaldı ki o takdirde daha mesut olacağı da söylenemez.”
cümlesiyle edebiyatın konularını olağan akışın parçası olan şeylerden ziyade
farklı olan, tam da bu yönüyle anlatılmaya değer hale gelen şeylerden
aldığını söylemektedir.
“Bütün çabalar boşuna… Ne yaparsa yapsın,
istediği kadar havalanacağım diye çırpınsın, sonunda insanoğlu da yaralı
leylek gibi rezil ve perişan yan üstü toprağa yuvarlanmıyor mu? Kaderlerimiz
aynı: Uçamayacağını bilmek, yine de uçmaya yeltenmek.” cümlesinde anlatılan
aslında yazarın kaderidir. Yazarın edebiyat yaparak verdiği uğraş kanadı
kırık leyleğin uçmak için verdiği uğraştan farksızdır. Öykünün sonunda,
yazarın profesör tarafından Mahmut Çelebi Camisi’nin kapı kitabesini
araştırmak, İsmail Bey Hamamı’nın kesitini çıkarmak gibi “mühim” işlere
yönlendirilmesi yazarın uğraşının leyleğinkiyle neden eşdeğer olduğunu ortaya
çıkarmaktadır.
Albatros şiirinde de geminin tayfaları
tarafından yakalanıp madara edilen albatros şaire benzetilmektedir.
Albatros’un “dev kanatları” yürümesini önlemekte ve onun komik duruma
düşürmektedir; tıpkı sanatın sınırlı olarak anlaşılmasının şairin hak ettiği
değeri bulmasını engellemesi gibi.
|