2- Öyküde, “Tıpkı Hephaistos
gibi desenize,” diye söylendi. “Ama pardon, onu anası Hera değil de, babası
Zeus atmıştı yeryüzüne.” cümlesinde geçen Hephaistos’u Mitoloji
Sözlüğü’nden araştırıp öykünün içeriğiyle bağlantısını yazınız.
Hephaistos:
Ateş ve sanatkarlık tanrısıdır. Bütün güzel kusursuz tanrılar
içinde en çirkini oydu. Homeros'un destanlarında, doğurduğu yaratığın çirkin
olduğunu görerek kızan Hera' nın onu gökten fırlattığı ve Hephaistos' un yere
düşüp bu nedenle topal kaldığı anlatılmaktadır. Yerde de, gökte de sevilen
iyi yürekli bir tanrıydı.
Öyküde
kamyon şoförünün de dediği gibi aynen Hephaistos gibi İznikli leylek de
yuvasından aşağı atılmış ve sakat kalmıştır. İkisinin de ne kadar dış görünüşleri
iyi olmasa da, ikisi de çevresindekiler tarafından çok sevilmişlerdir.
|
3- “Leyleğin arkasından bakan Çopur kahveci:
‘Yap numaranı, al paranı’ diye söylendi. Hep böyle yapar bu
namusuz… Uçamayacağını bilmediğinden mi? Burada kalabalık gördü ya, sırf
kendine acındırmak için. (…)
Gezimize konuk olarak
katılan öbür bölümün profesörü;
‘Kafese kapatılan
bülbül, uçamayan yaralı kartal… Bütün bunlar az şiire mi konuk olmuştur’ dedi.
‘Söylesene asistan efendi. Senin az buçuk edebiyatçılığın da vardır.’
‘Öyledir
efendim” dedim. ‘Hakkınız var.’
‘Baudelaire’nin
böyle bir şiiri olacak yanılmıyorsam’ diye öbür doçent atıldı. ‘Ne idi bakayım
onun adı?’
Dame de
Sion’dan çıkma bir öğrenci:
‘Albatros’ dedi. ‘Çok
güzel şiirdir.’”
Öyküden
alınmış yukarıdaki diyaloglardan hareketle, farklı kesimden gelen kişilerin
belirli durumları yorumlayışlarındaki farklılığın nedenleri neler olabilir?
Yazınız.
Bireysel
farklılıklar, toplumsal farklılıklar, sosyo-ekonomik, kültürel farklılıklar
düşüncelerin, duyguların ve söylemin söylenmesinde çok etkilidir.
|