Türkçeyi Hissediyorum, ODTÜ Geliştirme Vakfı Özel Lisesi’nin “Türkçeyi Hissediyorum.” projesine ait bir web günlüğüdür. Proje, yurt dışında doğan, yaşam, bilgi ve deneyimleri yaşadıkları ülkenin diliyle biçimlenen “üçüncü kuşak”tan bir grup gence, dil aracılığıyla ulaşmayı; onlara, Türkçenin söz varlığını ve anlatım zenginliğini hissettirmeyi hedeflemektedir.

25 Mart 2010

adım öfkedir -1


"-Adınız nedir ve makamınız nerededir? Ne uğursuz kavimsiniz.
-Adım öfkedir ve makamım başta, beyindedir.
Hz.Adem:
-Baş, akıl yeridir; senin başta yerin yoktur, dedi.
O şahıs:
-Ben gelince akıl gider,dedi." (Hacı Bektaş Velî, Makâlât)

Öfkenin dilini sorduk öğrencilerimize ve böyle zamanlarda, "neyse.."nin, hangi duyguların, düşüncelerin geçiştirilmişliğin, söylenmemişliğin, söylemekten vazgeçişin dildeki yansıması olabileceğini düşünmelerini istedik.




Insani duygular vardır; sevgi, özlem, hasret. Bu olumlu hislerin yanında bizlerin çoğunlukla konuşmaktan kaçındıkları vardır bir de. Üzerinde düşünmeyi hep yarına ertelediğimiz duygularımızdan bizlere psikolojik ve sosyal anlamda en çok zarar vereni öfkedir. Öfkeli insan patlamaya hazır, kızgın bir yanardağ gibidir. Durgun zamanlarında günden güne öfkesini büyütür ve bir an gelir karşısına çıkanın kim ya da ne olduğunu önemsemeden alevlerini her yere saçmaya başlar. Zaman geçince pişmanlık başlar ama iş işten geçmiş olur. Peki, arkamızda harabe bırakmadan öfkemizi atabilmek mümkün mü? Eger ki öfkenin altında yatan gerçek sebep bulunabilirse elbette mümkün.

Birçok şey öfkenin tohumu olabilir. Kuşku, güvensizlik, aşağılık hissi, kibirlilik. Başta öfkeye neden olan bütün bu sebepler çok masumdur. Fakat eğer ki bu küçük öfkelerimizi neyse diyerek halı altına süpürürsek öfkemizi bastırmış değil aksine beslemiş oluruz. Asıl sorun yaratan beslenmiş öfkelerdir. Öfke konusunda unutulmaması gereken öfke tohumlarının çimlenmemesi için bu sorunun askıya alınmaması olmamalıdır.(Neslihan)

Öfke insana özgüdür. Geçmişte yaşanan bir olaydan etkilenmek de... Dünya üzerinde öfke duyabilecek başka hiçbir canlı yoktur. Bu tehlikeli bir şeydir. Çünkü gelecekte sizin için önemli olacak duyguları kaybetmek anlamına gelir geçmişi ve şimdiyi bir arada tutmak.

Öfkenin tohumlarını her şey atabilir, masumca yapılmış bir sevgi gösterisi bile. En ufak bir yanlış anlamada tepkisini göstermeye hazır bir canlıdan söz ediyoruz. Hiçbir şeyden daha hassas olamayacak bir şey.

Öfkenin beslenmesi ise bir noktadan sonra çok kolay olacaktır. Her yakalanan yanlışın ötesinde her doğru da öfkeyi besleyecektir.

Öfke nasıl sonra erer? Bir kişi genelde tam olarak tanımadığı şeye öfke duyar. Öfkesi onu o şeyden/kişiden daha da uzaklaştırır. Öfkesinin sona ermesi için de bir neden gerekir. Bu neden kişinin/öfke duyulan şeyin tanınması zorunluluğu olabilir veya öfke duyulan şeye aynı zamanda ihtiyaç duyulması.

İnsanın kendini başkalarından uzak tutma ve üstün görme isteği öfkeye neden olur. Öfkeyi bitiren şey ise yakınlaşma ve kabullenmedir.(Sedef)

Öfke birçok olayın başıdır, kökleri her insan için farklıdır. Rekabet, adaletsizlik, üzüntü gibi… Bence mutluluktur ilk kaynağı, bir insan mutluyken o mutluluğu elinden almak. İşte bu öfkeye sebep olur. Öfke insanın yüreğinde yanan bir ateştir, beslemek için fazla çaba gerektirmez. Üzüntü, adaletsizlik, yeteneksizlik ve başka olumsuz her etmen öfkeyi geliştirir, büyütür ve canlı tutar. Öfkenin bitmesi için ya o mutluluğun geri kazanılması gerekir ya da o nedeni unutturacak ölçüde bir başka mutluluk. Kimileri umursamaz bir tavırla yatıştırmayı dener, neyse diyerek. Ama bu aslında içeride yanan ateşin birikip daha büyük bir patlamayla etrafındakileri yakmasına sebep olur.

Neyse kelimesi içinde her türlü bilgiyi barındırır. Umutsuzluk, boş vermişliği, çaresizlik, hüzün, yalnızlık gibi… Günümüzde sadece umursamadığımızı veya geçiştirmek için söylediğimiz bu sözcük, aslında ruhumuzun derinlerindeki bütün duyguları yansıtabilir. Bundan dolayı kendinizi neyse diyerek geçiştirmeyin! Öfkenizi tutsağınız etmek yerine dışarıya vurun veya iyileştirin. Hiçbir şey içeride tutulduğu zaman iyi sonuç vermez…(Deniz Alp)

Öfke; insanın bir durum karşısında, o durumun olumsuz taraflarını dert etmesi ve daha sonra problemini hem içinde yaşaması hem de dışarı yansıtması şeklinde tanımlanabilir. Öfkenin ‘tohumu’ genellikle bir istek reddi ya da düşünce farklılığıdır. Daha sonra yaşanan yanlış anlaşılmalar ve istemsizlikler öfkeyi besler ve kıvılcımın çakacağı an gelir. Öfkenin sonlanması ise çok daha sağlıklıdır; çünkü taraflar arasındaki kavga biter, dostluk kazanır ki bunun için öfkeyi sonlandırmalıyız. Kavga(ve onun doğurduğu öfke) tarafların uzlaşması; bir kişinin hatasını kabul etmesi; konunun doğru şekilde aydınlatılması, cevap bulması ve ya konunu değişmesi ile sona erer.(Berkin)