Deniz Hoca, bir gün bir yazı okudu, paylaştı ve biz, ODTÜ Geliştirme Vakfı Özel Lisesi'nde çalışan üç öğretmen, ortak bir düş kurduk…
Yazı Doğan Hızlan’a aitti; 24 Haziran 2009’da Hürriyet’te yayınlanmıştı: “Ekonomik Kriz Kitabı Vurdu mu?” Hızlan, bir kitapçı arkadaşının anlattıkları doğrultusunda bir saptamada bulunmuştu:
Geçen yıllarda Almanya'da yaşayan yurttaşlarımız yazın gelirler, bir yıl içinde okumadıkları kitapları alırlar, tatile öyle giderlermiş.
Şimdi bu okur kitlesi yok olmuş.
O okur kuşağı orta yaşını sürdürüyor, çoğu da Türkiye'ye döndü. Üçüncü kuşak ise Türkçe bilmiyor, Türk yazarlarını da Almanca'dan okuyor.
Duisburg-Essen'deki sempozyumda da uzmanlar, öğretim üyeleri bundan yakınmışlardı.
Çünkü Türk edebiyatını başka dilden okuyorsa, Türkçeyi nasıl öğrenecek.
Ve…
“Neden olmasın ki?” dedik.
Meselâ, bir ülke belirlesek; o ülkedeki eğitim ataşeliklerinden biriyle bağ kursak, Hızlan’ın yazısında geçen “üçüncü kuşak” gençlerden bir bölümüne ulaşsak; okulumuzdan bir grup öğrencimizle onları elektronik posta ve hatta bir blog üzerinden buluştursak; öğrencilerimizle o gençler arasında, Türkçeyi “hissettiren/yaşatan” metinleri aracı kılsak; birlikte Türkçeyi solusak ve yıl sonunda, o gençlerle buluşarak ortak bir etkinlik yapsak…
Meselâ, bir ülke belirlesek; o ülkedeki eğitim ataşeliklerinden biriyle bağ kursak, Hızlan’ın yazısında geçen “üçüncü kuşak” gençlerden bir bölümüne ulaşsak; okulumuzdan bir grup öğrencimizle onları elektronik posta ve hatta bir blog üzerinden buluştursak; öğrencilerimizle o gençler arasında, Türkçeyi “hissettiren/yaşatan” metinleri aracı kılsak; birlikte Türkçeyi solusak ve yıl sonunda, o gençlerle buluşarak ortak bir etkinlik yapsak…
Düşlemekle kalmadık elbette… Planladık ve uygulamaya başladık. Fransa’da TC Strazburg Başkonsolosluğu Eğitim Ataşeliği ile iletişime geçtik.
Sonra…
Sonrası adım adım bu blogda :)