4- Öyküde adı geçen Baudelaire’in Albatros şiirinde ne anlatmaktadır
ve bu şiirle İznikli Leylek arasında nasıl bir bağlantı kurulabilir? Yazınız.
Bu şiirde tayfalar Albatros kuşlarına hoyratça
davranmaktalar, sırf eğlenmek uğruna onları aşağlamaktan kaçınmıyorlar. İki
kuşun ortak noktası insanlara karşı çaresiz kalmaları.
|
5-“Uçabilse
öbürlerinden başka bir leylek olmayacak, üzerinde fikir yürütüp, hakkında
hikâye
yazılmayacaktı. Kaldı ki, o takdirde daha mesut olacağı da söylenemez.
Çünkü, öyle değil mi,
yeryüzünde hiçbir şey, istediğini ele geçirmek kadar
hayal kırıcı değildir.”
a)Öyküden alınmış yukarıdaki parçadan hareketle, edebiyat metinlerine
konu olan kişilerin özellikleri hakkında neler söylenebilir? Açıklayınız.
Edebiyat metinlerine konu olan kişiler coğu zaman diğerlerinden
farklı özelliklere sahiplerdir. Hayatlarında trajik olaylar olmuş ve bu
nedenle ilgi cekmişlerdir. Onların hikayeleri diğer insanlara birseyler öğretebilecek
olduğu için, edebiyatçılar tarafından yazılır.
|
b) Yukarıdaki parçanın son cümlesinde (“Yeryüzünde
hiçbir şey, istediğini ele geçirmek kadar hayal kırıcı değildir.”) yazarın ne ifade etmek istediğini açıklayıp bu
düşünceyi işleyen bir metin oluşturunuz.
Insanlar her zaman istediklerine ulaşınca
hayatlarının nasıl değişeceğine dair hayaller kurarlar. Çoğu zaman o
hayalleri aşırı derecede süslerler ve hedeflerine ulaşınca hayatlarında
hiçbir sorun kalmayacakmış gibi hissederler. Bazen zaten gerçekleşmeyeceğini
bildiği için abartıya kaçar ve gerçekçi olmaktan çıkar insan. Fakat gerçekçi
olmasa bile kurulan düşler bir hedef oluşturur. Hedefler her zaman motivasyon
demektir. Hedefıne ulaşmak isteği ile çalışırsın, çabalarsın tüm enerjini ve
sevgini bu işe adarsın. Nekadar çok çabalarsan, beklentilerin de o kadar çok
artar ve bir gün bakmışsın ki tamamen kapılmışsın hayaline. Hatta bazen sanal
bir dünya oluşturursun kafanda ve her şeyi detaylı bir şekilde
planlarsın.Şimdiki zamanı dikkate almazsın ve gelecek için etrafındaki
insanlara komple farklı karakterler bulursun. Hedefine ulaştıktan sonra
herkesin sana farklı ( daha iyi ) davranacağını sanırsın. İnsanların sonunda
hayal kırıklığına uğramasının nedenide bu bence. Herşeyi çok detaylı planlamaları
ve bu nedenlede sabit fikirli olmaları.''İstediklerimi ele
geçirince hayatım böyle olacak '' düşüncesi üzüntüye
varacak olan yolun başlangıcı.'' Herşey olabilir ve hatta
hoşuma gitmeyecek bir sonuç bile alabilirim'' düşüncesi
ilk başta kulağa negatif gelebilir, fakat bu tarz bir insanın gerçekci
olduğunu gösterir ve onu en iyi şekilde hayal kırıklıklarından korur. Bu
konuda kendi hayatımdan bir örnek verebilirim :
Ben birinci sınıftan dokuzuncu sınıfa kadar (
yani dokuz sene boyunca ) ilerde ilk okul öğretmeni olacağıma emin idim.
Benim ilk okuldaki günlerim çok şahane geçmiş idi ve okulumdan ayrılırken çok
üzülmüşdüm. ''İlk okul '' kelimesine her zaman pozitif anılarla bağlantı
kurdum ve öğretmenliğe başlayınca eski günlerime geri dönecekmişim gibi
hissettim. Faktat dokuzuncu sınıfta üç hafta boyunca eski okulumda öğretmen
asistanı olarak çalıştığımda hayal kırıklığına uğradım. Öğretmenlik meslek olarak tabiki hayal kırıklığına
uğratmadı beni. Hayal kırıklığımın nedenleri çok basit idi : değişiklikler.
Eski sınıfım artık kütüphane olarak kullanılıyordu ve benim öğretmenim başka
bir sınıfa geçmiş idi. Okulun müdürü değişmiş ve bir sürü yeni öğretmen
gelmiş idi. Çocukların huyu suyu değişmiş idi. Okulun programı ve saatleri
bile farklı idi ! Bunlar aslında tabiki zaman ile gelen normal gelişimler.
Fakat ben meslek hayatımı ve o ortamı okadar ince detaylı göz önüne getirmiş
idim ki, en küçük farklılıklar bile benim hayal kırıklığı yaşamama sebep
oldu. Şimdi anladımki, ilk okul öğretmeni olmak isteme hayalim gerçekci
olmayan ve çoktan geçmişde kalmış bir fantezi üzerine kurulu. Onun icin bu
plandan vaz geçtim.
Bazen tamı tamına istediği şey olsa bile yine
hayal kırıklığına uğrayabilir insan. Çünkü istediğine ulaştığın an aynı
zamanda hedefini ve o hedef için olan motivasyonunu kaybettiğin andır. Bir an
boşluğa düşebilirsin. Hatta en kötü ihtimal olarak elde ettiğin sonucun
çabalarına değmediğini düşünebilirsin.Onca zaman kendini kandırmışsın gibi
hissedersin. Son olarak İznikli
Leyleği örnek olarak alalım. Onun en büyük hayali kesin diyer leylekler gibi
sağlıklı olmakdır. Kırık kanadı olmasa, hayatının çok daha kolay olacağını
zannediyordur. Fakat diğer leylerklerden farklı olmasaydı insanlardan bukadar
ilgi göremezdi ve onların mahallesinin bir parçası olamazdı. İznikli leyleğe
bir seneliğine uçma kabiliyeti verilse ve o sene geçtikten sonra iki hayat
arasında seçme şansı olsa hangi yaşam biçimini seçer acaba ... kim bilir ?
Herşeyin değeri kaybettikten sonra anlaşılır. Belki İznikli leylek hiç okadar acınacak durumda değildir fakat bundan daha kendisinin haberi yoktur. |