Türkçeyi Hissediyorum, ODTÜ Geliştirme Vakfı Özel Lisesi’nin “Türkçeyi Hissediyorum.” projesine ait bir web günlüğüdür. Proje, yurt dışında doğan, yaşam, bilgi ve deneyimleri yaşadıkları ülkenin diliyle biçimlenen “üçüncü kuşak”tan bir grup gence, dil aracılığıyla ulaşmayı; onlara, Türkçenin söz varlığını ve anlatım zenginliğini hissettirmeyi hedeflemektedir.

10 Nisan 2012


2- Öyküde, “Tıpkı Hephaistos gibi desenize,” diye söylendi. “Ama pardon, onu anası Hera değil de, babası Zeus atmıştı yeryüzüne.” cümlesinde geçen Hephaistos’u Mitoloji Sözlüğü’nden araştırıp öykünün içeriğiyle bağlantısını yazınız.


Hephaistos ateş tanrısı idi. Zeus ile Hera’nın oğlu olan bu tanrı topal olarak doğdu, üstelik çok da çirkindi. Hera onu doğurduğunda çirkinliğinden utandı, ve diğer tanrıların kendisiyle alay etmesinden korkarak onu Olympos’tan aşağı fırlattı. Bu kanadı kırık olan leyleğin annesi tarafından yuvadan atılması ile benzerlik göstermektedir. Öyküdeki karakter bu ikisi arasında benzerlik kurduğu için anlatmıştır.


3- “Leyleğin arkasından bakan Çopur kahveci:

 ‘Yap numaranı, al paranı’ diye söylendi. Hep böyle yapar bu namusuz… Uçamayacağını bilmediğinden mi? Burada kalabalık gördü ya, sırf kendine acındırmak için. (…)



Gezimize konuk olarak katılan öbür bölümün profesörü;

‘Kafese kapatılan bülbül, uçamayan yaralı kartal… Bütün bunlar az şiire mi konuk olmuştur’ dedi. ‘Söylesene asistan efendi. Senin az buçuk edebiyatçılığın da vardır.’ 

‘Öyledir efendim” dedim. ‘Hakkınız var.’

‘Baudelaire’nin böyle bir şiiri olacak yanılmıyorsam’ diye öbür doçent atıldı. ‘Ne idi bakayım onun adı?’

Dame de Sion’dan çıkma bir öğrenci:

Albatros’ dedi. ‘Çok güzel şiirdir.’”



Öyküden alınmış yukarıdaki diyaloglardan hareketle, farklı kesimden gelen kişilerin belirli durumları yorumlayışlarındaki farklılığın nedenleri neler olabilir? Yazınız.

Öyküde leyleğin durumu birçok farklı karakter tarafından yorumlanmaktadır. Bir esnaf, profesör, doçent, arkeoloji asistanı olayı birbirinden oldukça farklı yorumlamışlardır. Çopur kahveci her gün, günlük yaşamında rastladığı insanların özelliklerini düşünerek leyleği o insanlara benzetmiş, numaracı, kendi çıkarı için insanların duygularını kullanan biri olarak nitelemiştir. Bu götüşü onun içinde bulunduğu çevre ve o çevredeki insanlardan kaynaklanmaktadır. Leyleğin bu hali ise,  profesöre ve asistana kültürel birikim ve zenginlikleri doğrultusunda daha farklı şeyleri çağrıştırmıştır. Onlara göre bu leylek tam bir şiir konusudur ve bunun örneği birçok şiir vardır. Bu karakterlerin yaşayışları, hayat felsefeleri ve görüşleri doğrultusunda olaylara yorumları ve bakış açıları değişiktir.