Türkçeyi Hissediyorum, ODTÜ Geliştirme Vakfı Özel Lisesi’nin “Türkçeyi Hissediyorum.” projesine ait bir web günlüğüdür. Proje, yurt dışında doğan, yaşam, bilgi ve deneyimleri yaşadıkları ülkenin diliyle biçimlenen “üçüncü kuşak”tan bir grup gence, dil aracılığıyla ulaşmayı; onlara, Türkçenin söz varlığını ve anlatım zenginliğini hissettirmeyi hedeflemektedir.

10 Nisan 2012


4- Öyküde adı geçen Baudelaire’in Albatros şiirinde ne anlatmaktadır ve bu şiirle İznikli Leylek arasında nasıl bir bağlantı kurulabilir? Yazınız.


Albatros şiirinde kuşların, özgür kanat çırpışlarıyla engin gökyüzüne ait olduklarını, benliklerine ait olmayan karada olduklarında ezilmişlik ve kimsesizlik duygularıyla mutsuz olduklarını ve başkalarının alaycı bakışlarıyla küçümsendiklerini anlatmaktadır. İznikli Leyle’te de Albatros’un yaşadığı gibi küçümsenme ve alay edilme duyguları hakimdir. Leylek de kendini karaya değil gökyüzüne ait hissetmekte ve uçamadığından çevresi tarafından alaycı bakışlara mağruz kalmaktadır.



5-Uçabilse öbürlerinden başka bir leylek olmayacak, üzerinde fikir yürütüp, hakkında hikâye yazılmayacaktı. Kaldı ki, o takdirde daha mesut olacağı da söylenemez. Çünkü, öyle değil mi, yeryüzünde hiçbir şey, istediğini ele geçirmek kadar hayal kırıcı değildir.”



a)Öyküden alınmış yukarıdaki parçadan hareketle, edebiyat metinlerine konu olan kişilerin özellikleri hakkında neler söylenebilir? Açıklayınız.


Edebiyat metinlerine konu olan kişiler sıradanlıktan uzak, toplum içinde belli özellikleriyle sıyrılabilen

 kişilerdir. Diğerlerine benzemeyen özellikleri onları farklı kıldığı ve merak edilmelerini sağladığı için

edebiyat metinlerinde tercih edilmektedirler. Tamamıyle mükemmel olan ve doğallık temasına aykırı

 olarak zayıf özellikleri içinde barındırmayan kişiler  bir metne öğretici anlamda konu olmayı hak

 etmezler.


 b) Yukarıdaki parçanın son cümlesinde (“Yeryüzünde hiçbir şey, istediğini ele geçirmek kadar hayal kırıcı değildir.”) yazarın ne ifade etmek istediğini açıklayıp bu düşünceyi işleyen bir metin oluşturunuz.



   Hedefe ulaşmak, başarılı ve hırslı bir çalışmanın beraberinde, istek ve heves de gerektirir.

İstekler, insanların yaşamında yeri her zaman dolu olan bir boşluğu simgelerken, isteklere

 ulaşma azmi de aynı derecede önemli bir paydayı oluşturur. Kazanma hevesi, hedefe

ulaşıldığı anda hayal kırıklığına dönüşür. İsteğine ulaşmış bir insan, o an  itibariyle

hayatın anlamını yitirmiş ve uğraşların sona ermesi gerçeğini kabullenmiş demektir.

Bir anlamda bu hayal kırıklığının ve mutsuzluğun sebebi kişinin, amacını elde edince uğruna

onca emek verdiği şeyin meyvelerini toplamasına hazır olmamasındandır. Büyük istek ve

 azimle ulaşılan başarılar, tatminsizlik duygusu ve mükemmeliyet korkusu ile gölgelenebilir.

Kısacası, amaca ulaşmak için katedilen uzun, dikenli ve yorucu yol amaca ulaşılan andan,

 hedef noktasından daha az değerli değildir.